darkolivee@gmail.com

5 Haziran 2013 Çarşamba

Miraç Kandiliniz Mübarek olsun...


Herkese Selam
Çok severek takip ettiğim Aysun'un bloğundan yazısını paylaşmak istiyorum.
Ağzına yüreğine sağlık, o kadar güzel yazmış ki, günlerdir anlatmak istediklerimin bir özeti gibi...


Günlerdir yaşadığımız olayları üzülerek ama gururla takip ediyorum. Bu tarihi olayların Miraç Kandiline rastlaması ise çok anlamlı. Peygamber efendimiz'in Miraca Yükselip tekrar inişinde sunduğu bakara suresinin son ayetlerinde yazılanlardan hepimizin çıkarması gereken sonuçlar var en çok da bu halkın tüm sorumluluğunu üstlenmiş olan Başbakan'ın.. 


Sevgili Peygamberimizin Miraç’tan hediye olarak getirdiği Bakara suresinin son ayetlerinde Rabbimiz bizlere, yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlukata karşı mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira Efendimizin ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir.” 
(Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in aciklamasindan alintidir) 

Abdullah Gül'ün geç de olsa gösterdiği sağ duyuyu o da gösterseydi tüm bu yaralanmalar ve ölümler yaşanmayacaktı. Ama o kibrine ve egosuna yenik düşerek halkını küçük gördü. Ilımlı bir tavır takınıp barışçıl sözler soyleyerek halkın gönlünü almadı. Bir başbakan düşünün ki seçimde ona oy veren %50'nin başbakanlığını yaptığını savunsun. Geri kalanının sesine kulaklarını tıkasın. Bu nasıl mümkün olur. O herkesin başbakanı değil mi. Değilse bilelim de, ona oy vermeyenler onun koyduğu kurallara uymasın. Bu nasıl bir mantık. 

Hiç politik bir insan olmadım. siyasetten nefret ederim, hiç bir partiye, başkana güvenmedim. Son 2 seçimlerde oy bile kullanmadım. Bu gün sokakta olan çoğu kişi de benim gibi. Dertleri Akp Chp Mhp Bdp  değil, dertleri onları da duyan, onların da düşüncelerine saygı duyan bir iktidar. Görmezden gelinmemek. Bence Akp'nin seçimlerde kazanmasının en büyük nedeni merkezde olması ılımlı bir politikayla laik görünmesiydi ama bugün öyle görünmüyor, artık taraf olmuş. O kadar ki bizi birbirimize düşürecek. Bırakın başbakanı nasıl bir insan %50 yi evde zor tutuyorum gibi talihsiz bir açıklamada bulunur! Sana oy verenler niye sokağa çıksın ki ! bu direnişte onlara nasıl bir haksızlıkta bulunuldu ki, onlara ne zararı oldu ki bu insanların, hangi başlık altında sokağa çıksınlar anlamak mumkun değil.

Artık uyutulmak istemiyoruz bunu anlamalı. Reyhanlı için yeterince üzülememek beni çok incitmişti. Onların seslerini biz duyamadık. Nasıl ağladılar bilmiyoruz. Kendilerini ne kadar çaresiz ve sahipsiz hissetmişlerdir diye düşündüm hep. Medya'nın o zamanki bu tutumu içime korku tohumları ekmişti ama 31 mayıs cuma gecesi asıl korkunun ne oldugunu anladım. Bütün sosyal meyda taksimden direnişçilere  ölesiye saldıran polisin fotoğraf ve videolarını paylaşıyorken tüm türkiye penguen ve yemek programı izledi. Anladım yanlı basınsınsın da kardeşim sen olayları gene yayınla, herzaman ki gibi yanlı anlat "önce onlar tas attı de" ona bile razıydım ama sanki oyle birşey olmuyormus gibi gozlerini kapamak nedir. Bir arkadaşım yazmıştı Taksim'den "Karabasan gibi, bağrıyorum bağrıyorım ama sesim çıkmıyor diye...  Diğerlerini bilmem ama beni o ağaç değil, televizyonların korkaklıgı ayağa kaldırdı. Silkinip bu ülkeye ne olmuş böyle dedirtti.

Böyle zamanlarda en çok birbine düşman olan insanlara üzülüyorum. İnstagram'da facebook'ta birbirine hakaretlere varan yorumlar yapıyorlar. Bunları yapan hangi taraf olursa olsun karşısındayım. Bir fikrin varsa kendi duvarına yaz, başkasının fikrini belirttiği duvara saygısızlık yapma. 
Elbetteki farklı fikirlerde olabiliriz annemizle kardeşimizle fikir farkı yaşayabiliyorken 80 milyonun aynı düşünmesi beklemek de ne demek. Herkes düşüncesi saygı çerçevesinde paylaşabilmeli bu demokrasinin bir parçası değil mi?  

Ben barış istiyorum, ben herkes kardeş olsun istiyorum, ben türbanla okula gidilsin, boğaza karşı rakı balık yapılsın sitiyorum, ben kurban bayramında kurban kesip, 19 mayısta istiklal marşı söylemek istiyorum. Bütün halkını seven, onaları birbirinden ayırmayan hepsine höşgörüyle yaklaşan bir başbakan itiyorum. Sen bunları yapmaya muktedir değilsen de muktedir olan bir kişi tarafndan yönetilmek istiyorum... 

Bunlar benim kaleme dokebildiklerimin çok azı.
Bir de keşke ben yazabilseydim dediğim çok güzel yazılar var..

http://bulent-peker.tumblr.com/post/52081396478/ak-partili-direnisciden-basbakana-mektup
http://www.gizliteras.com/2013/06/taksim-gezi-park.html

Herkesin Miraç Kandili Mübarek olsun..

3 Haziran 2013 Pazartesi

#bublogdadirenisvar



Herşey Güzel Olacak...


Lütfen!


Herkese Merhaba

Bir haftadır yaşanan olayların bir kaosa bir iç savaşa dönüşmesi ne kadar üzücü.
Ben bir Türk'üm bayrağımı ülkemi insanlarımı çok seviyorum, kimseye sen neden onu destekliyorsun ya da savunuyorsun demem, herkesin kendi görüşü.
Ama konu çok farkı bir boyut kazandı, İç savaşın kapısında gibiyiz ve bu olaylara halaa birkaç paçulcu' gözüyle bakan bir başbakanımız var, neden hep neden diye soruyorum, bir devlet adamı başbakan bu kadar mı nefret eder halkından, bu neyin hıncı neyin öfkesi, neden birazda halkına kulak vermiyorsun, neden ne istiyor bu insanlar ne diyor demiyorsun?

Dün İzmir'imde tabiki seyirci kalmayarak tepkisini gösterirken kordonda olayları izleyen yürüyen insanlara jopla saldıran polisleri izledim, yüreğim sızladı, ortada ne bir diyalog ne bir direniş var, sadece yürüyorlar inanamadım, emir kuluyum deme, bir insan görevi uğruna bu kadar insanlıktan çıkmamalı...Hele o kırmızılı kadın, sabah evden çıkarken farkında mıydı acaba olacakların, gezi parkına sahip çıkan arkadaşlarına destek vermek için oradaymış, 




Araya giren ortalık karıştırıcı niyeti başka olan insanlarda var tabiki, umarım halkımız haklı davasından galip çıkar, bazı şeyler değişmeye yüz tutar da  insanca yaşama  hakları ellerinden alınmaz...

Lütfen bu sese kulak verin...